Öne Çıkan Yayın

Beni Her Yerde Bulun (BU YAZI BAŞA İLİŞTİRİLMİŞTİR)

İletişim için: semender101@gmail.com Şahsi blog: E, burası zaten. ~Gerektikçe güncellenecektir.~

2 Mart 2018 Cuma

Huhhotlu Baktıran Yazıtları

Huhhotlu Baktıran Bey tarafından, Çin seddinin yakınlarında yazdırılmış yazıtlardır. Kambek yazıtlarındaki düzenli yapı bu yazıtlarda görülmez. Yapıldığı dönemde "Çinli yazıtlar" olarak anılmıştır. Kore alfabesiyle yazılmıştır.

TAM METİN

Atam Kambek geldi deyiş dedi, yazıt yazdı, gerisi bilinmedi. Atam Kambek'in Yemenli Ahmed Bey derler bir torunu oldu. Atam Kambek vefat etti, bu bey oldu. Otağını doğduğu Yemen'de kurdurdu. Denizden kanal açtı; iğde, zeytin yetiştirir oldu. Vakit geldi, göç zamanı çattı. Oba çölden illallah etti. Atam Yemenli Ahmed Bey toyu topladı, kararı dinledi. Aşkaabat'a göçtü. Yol üzerinde yirmi kale fetheyledi. Vardı, otağını Aşkaabat'ta kurdurdu. Alpları arasında Alaycı Salman derler bir hain var idi. Meğer Moğol'un casusu idi. Vardı, gök börklü dervişler (şamanlar) dergahına gitti, haber eyledi. Obaya vardı, atam Yemenli ile ava çıktı. Atam Yemenli'yi vurdu, atam Yemenli ölmeden evvel yemin eyledi: "Gökte uçan kuşa and olsun, kanımdan biri senin tatlı canını hırıldatıp alacak, alca kanını yere sürecek, ulu Tanrı'ya haini kurban edecek, o kamları bedbaht edecek." Meğer Yemenli Ahmed'in oğlu atam Kızıl börklü Gün-yıldız vardı, bunların peşine adam takmıştı. Obaya gelir gelmez atam Günıldız, haini darağacında sallandırdı. Kolunu bacağını bin parçaya böldü, aç kurtlara attı. Tepesi attı, alpları ile obadaki çerileri (askerleri) topladı; vardı, Duşanbe'ye dek tüm kaleleri yağmaladı. Döndü otağa vardı; sultanı, paşaları, civar beyleri hep davet etti. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi; tavuk, sülün hep bıryan (kebap) oldu. Kozayrag (Şarap), kımız, şarayrag (bira), ırakı (rakı) su gibi aktı; tatlı, ekşi, acı nice şerbetler içildi. Çanak yağması oldu, beyler hep mesut oldu. Köpek balığı, bekire (Mersinbalığı) sofraya kondu. Ceylan, tavşan, keklik avlandı; beyler, paşalar hep mesut oldu. Ziyafet bitti, millet gitti. Aradan on bey geçti, Devlet-i Aziz ta doğuya, ta batıya gitti. O dönem beyi Kızılbilek Aryundıl Bey idi. Oba o sıra Bişkek'e vardı, mücadele kalmadı. Obada Çin'in casusu vardı; vardı uç beyine haber saldı. Çin'in uç beyi Guo Wang Tong Si Motun  idi; dost Çin kuvvetleri ile yüz yirmi Tunguz, yüz yirmi Tacik, yüz yirmi Moğol, yüz yirmi Uygur, iki bin Çinli'den oluşan ordusunu topladı; şenlik vakti obaya saldırdı. Millet hep kaçıştı, yalnız atam Kızılbilek ile kırk yiğit alpı kaldı. Guo Wang durdu, der:

Bre ne idraksiz Türkmüşsün
Soydaşım dediğin kişilerle vardım,
Domuz yiyen ordumla vardım,
İki bin dört yüz seksen kişiyle vardım,
Kırk kişi ile mi karşı gelece'n bana?

Atam Kızılbilek der:

Ulan ne idraksin kralmışsın
Kendi halkım ile kölelerimi sürmüşsün,
Yaban domuzu avlayamayan adamlarla gelmiş'in,
Tüm ülkene kafa tutan atamı unuttun mu?

Yine der:

Unuttuysanız Çisi (Kürşad) adlı çeriyi,
Hatırlatırız yağmur kokan geceyi,
Akan nice kanı gelir tekrar tıkarız,
Çenenizi kol gücüyle kaparız!

Guo Wang tırstı, atını az geri çekti. Arkasına döndü, disiplinsiz Turan'ı gördü. Öbür yanına baktı, korkmuş Çin'i gördü. Sağına soluna baktı, Guo Wang Shun ile Guo Wang Chai Lee Bo-Ke'yi gördü. Baş salladı, o ikisiyle öne atıldı, atam Kızılbilek'e hamle etti. Arkadan bir yiğit üçünü de ufacık kamayla attan indirdi, atam Kızılbilek üçünün kellesini aldı. Çinliler dışındakiler döndü, umursamadan evlerine vardı. Kırk yiğit ile atam öne atıldı, orduyu tarumar etti, üç Çin kralının kellesini ibret-i alem olsun diye sokaklarda dolaştıra dolaştıra Çin imparatoru Huang Di Hanzui'ye gönderdi. Onun oğlu bey oldu, yalnız atasına yapılanı unutmadı. Güney'e vardı, Tayvan'ı göreceği kıyıya dek aldı. Geri vardı, Hindistan'ı kıskaca aldı. Aradan beş bey geçti, atam Kansız Alyılan bey oldu. Yok, yok; kansız adı kancıklığından değil, hastalığından idi. Bir gün toy toplandı, atam Kansız karta (harita) üstünde anlattı:

"Batı'da Utnap'ın (Umaroğulları'nınca yazılan kaynaklarda Hz. Nuh'un adının geçtiği dört farklı biçimden biri. Umaroğulları kurulmadan önce, Umar Han obasına İslam'ı anlatan kitaplar çevirirdi. Bu kitaplarda; Nuh, Ağlayan diye çevrilmiştir. Akpapak Erdem Paşa tarafından çoğu kez Nuh adı yerine Utnap ve Zusudra kullanılmıştır. Bazı kaynaklarda çevrilmeden bırakılmıştır.) dinini bozan Persler, Doğu'da kafir Çinliler, Güney'de bin Tanrılı Hintler, Kuzey'de İsa'nın dinini bozan İslavlar... Dört yanımız kafirle, kancıkla, it kopukla sarılıdır... Sultan seferde Batı'dadır... Halk bizden isyandadır. (Bizden çekinir, bizi kendinden görmez) İmdi beyler, ağalar, paşalar, siz deyiverin hele... Biz ne edelim?"

Onlardan Sırtlancı Cemil derler bir er var idi. Çekençerlerde adı geçen, toya kabul olmuş bir yiğit idi. Sırtlan sürüsünü hançerle yenivermiş, atama saygısızlık olmasın deyü Alper Tunga ismini reddetmiş idi. Ulu Hakan Afrasiyab kadar cesur, Batılı kral İskender kadar zeki, atam Akpapak kadar sinsi, Nebi Selman (Süleyman peygamber) kadar ilimli idi. Son kısmı abartı idi. Bu vardı, der:

Beyim, Kuzeydoğu'ya varalım.
Sibir Rus yurdunu hep alalım.
Tacik'e, Tunguz'a, Moğol'a
Türk'e hep sırt dayayalım.

Atam Kansız der:

Bre iyi dersin,
Bre hoş dersin,
Güzel dersin.
Dersin lakin
Guo iti
Vuracaktır.

Ne ben Motun'um (Mete Han'ım),
Ne sen çavuşsun,
İslav iti de duracak mıdır?

Sırtlancı der:

Beyim, evvel onlara tuzak gerek.

Atam der:

Bre o nasıl olsa gerek?

Sırtlancı der:

Beyim üç küçük ordu kurula,
Biri Çin'e, biri Hind'e, öteki Rus'a saldıra,
Ançıp (Ama) hemen geri çekile,
Bu itleri dağ bayır dolaştıra,
Biz de o sıra yara.
Hem beyim, bakarsın ulubek Akpapak'ın hayranı olduğu toprakları fethede?

Atam der:

Bre Çinli dağ bayır dolaşamaz, o tamam..
Amma Hint dolaşır, Rus üstümüze soydaşımızı salar.

Sırtlancı der:

Beyim; bir yerde soyumuzu,
Öbüründe imanımızı koyacağız.
Müminleri dinle, ötekileri Türk'le avlayacağız.

Atam der:

Bre halifelik ilanı mı gerek dersin?

Sırtlancı der:

Aman beyim aman,
Tanrı'nın birliğine yoktur güman,
Sen ne yaptın inan...

Öyle değil öyle,
Müslüman Müslüman'a saldırmaz
Dedik mi bu iş tamam.

Atam der:

Bre o vakit niye Habeş'e, Hicaz'a fetih ettiniz derlerse ne halt yiyeceğiz?

Sırtlancı der:

O sultanın işiydi, bizim haberimiz yok, deriz...

Atam der:

Bre tamam cenkte hile mübahtır;
Lakin bu düpediz yalancılıktır.

Sonra tartıştılar, Sırtlancı'nın fikrini uyguladılar. Gitti sataştılar, ta Kamçatka'ya ulaştılar. Orada atam Kansız öldü, yerine büyük oğlu Irkutlu Kaya bey oldu. Gemi yapalım, güneş adalarını (Japonya'yı) alalım dediler; beceremediler. Ondan öte (fazla) gemi battı, yüzden öte (fazla) adam öldü. Sonunda toy toplandı, Irkutlu'yu alaşağı etti. Yalnız atam Yugralı Batur, bey olacak kadar büyük görülmüyordu. En son toydakilere kızdı, yanına hiç alp almadan o soğukta çadırını kurdu, vardı, çakıyla ayı avladı. En son gemi hakkında yol yordam gösterdi, hiç biri batmayan yüz tekne; on da koca gemi yapıldı. O vakit atam Yugralı bey oldu, adı Gemici oldu. Onlar buradayken; obanın asıl halkı ve muhafızlar, ora sıcak olduğundan Huhhot'ta konaklardı. Amma bu konumuzla ilgisizdir. Beyler, ağalar hep gemilere bindi; varıp Hokkaido'ya gidildi, ora fetheylendi. Sonra atam Yugralı vardı, obaya döndü. Üç oğlu, üç kızı oldu. Bunlar arasında o daha yaşarken beylik kavgası çıktı. Babam Buğutulu (Baotu'lu) Kunalp kardeşleriyle dedem Yugralı'yı öldürdü, ancak amcasının oğlu bey oldu. Kızdı, bunu da öldürdü. Bey olup toya, obaya saçma emirler vermeye başladı; lakin bir yandan da zafer üstüne zafer kazandı. Ben Huhhot'ta doğmuş idim, o obayı Seul'a taşıdı. Belli bir yaşa geldim, ak sakallardan Takkeli Cafer derler bir ebe (bilge, yaşlı) var idi; bana geldi, dedi: "Ah Baktıran, gönül senin bey olmanı ister. İster de, baban seni de boğazlarsa diye korkarız" Gittim, babamın karşısına çıktım. Er mi yaman, bey mi yaman, dedim. Babamı yendim; babam vardı, toya haber saldı: "Ey ahali, toyun izni, ulu Tanrı'nın güzel isimli Allah'ın kutu, nebilerle rasulların, dervişlerle hocaların duası ile; oğlum Baktıran'a beyliği veriyorum." Sonra kırk gün kırk gece yiyip içme, çanak yağması oldu; ta Bergen'den çıkıp gelenler oldu. Attan aygır, koyundan koç, deveden buhur (çift hörgüçlü erkek deve) hep kurban oldu. Pirinçten ak şaraplar içildi. Kalan yemekler, içkiler hep ile, halka dağıtıldı. Sonra paşalarla fetihler oldu, hep murada erildi. Ben vardım atalarımın korkusuna bina edilmiş bu duvarların tam karşısına bu yazıtları diktim. Diktim ki, ileride soyu güzel, beyi yiğit, saçı kara, gözü ala Umaroğulları buradan geçerse titreyip kendilerine dönsünler, atalarını tanısınlar deyü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder